Gündem

Cuma, Haziran 24

Zaman daralıyor

Zaman daralıyor. Dikenli bir tel örgünün arasından geçip özgürlüğe kavuşmaya çalışan bir mahkum gibi koşarak, tereddütsüz uzaklaşıyor bizden. Hayat, sayfaları çevrilmekten yıpranmış, az satanlar listesinin zirvesindeki bir kitap gibi rafa kaldırır bazen insanı. Gün gelir, dert yandığın ağaçlar sana sırt çevirir, avucundan ekmek kırıntısı yiyen kuşlar balkonuna uğramaz olur. Aynaya bakmaktan korkar olursun zaman zaman. Geçmişinden bir yansıma görme endişesi deli eder insanı. Aynadaki görüntü başkasına aittir sanki. Onu tanımadığını varsayarsın. Sanki aynadaki sen bile seni, senden terk etmek ister. Kim bilir gidecek yeri olsa, çıkabilse o sırın içinden kaçıp arkasına bile bakmadan kaçacak senden. Eline bir taş alıp; kırıp o camı, arkasındaki sen’i özgür bırakmak istersin. Ama korkarsın. O da gittiğinde yansıman bile terk etmiş olacak seni; yalnızsın.
Durup düşünürsün köpeğine isim düşünen küçük bir çocuk gibi. Ama sende o naiflik yoktur artık, eser kalmamıştır geçmişteki senden. Ne mücadeleler atlattığın gelir aklına. Ne savaşlardan kan ter içinde çıktığın. Savaş alanında, içinde bıraktığın parçaların artık yabancılaşır sana. Kalbindeki, aklındaki savaşın hakemi olmak istemezsin asla. Taraf tutamazsın bedenindeki savaşta. Kazansan, kazandığına sevinemezsin, çünkü aynı zamanda kaybeden de sensin. Bir yanın zafer naraları atıp coşarken, diğer tarafın yaralanan parçalarının yaralarını sarmakla meşguldür.
Çakıllı, kısır toprakta biten ayrık otu gibi sen de hayata tutunmaya çalışırsın seni koparmaya çalışanlara meydan okurcasına. Biri bir damla su verse belki kolaylaşacak işin. Atlatmaya çalışacaksın zorlukları tıpkı güneşi görebilmek için çabalayan kardelen gibi. Üzerine su dökülmüş mürekkep gibi yazılanlar da silinecek ama hayatından. Günü göremeden, sıcağı vücudunu titretemeden göz kapakların yenik düşecek, yalnızlığının ağırlığıyla kaderin büyük itinayla yazılmış oyununa. Verilen sözler tutuldu mu, tutulmadı mı artık senin sorunun değil o. Kayıkta giderken elini suya değdirdiğinde duyduğun ve bunun gibi hissettiğin ya da hissedemediğin zevkleri düşün. Tattığın duygular yanına kar kalacak. Zevkine varamadıkların, bu dünyada uğruna yaşayamadıkların ayağına bağlı bir taş gibi derinliklere giderken sana eşlik edecek sen istesen de istemesen de. Dibe vurduğunda yadırgamayacaksın orayı, yabancı gelmeyecek sana karanlık. Çünkü sen zaten dipteydin hayatı boyunca yüzeyi hayal etmiş bir balık misali… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder