Gündem

Baslık Adı 'Sen'

    Aşk nasıl bir şeydir? Mantık harici, aklın almadığı bir şey nasıl olur da kalbe gizlice sızıverir. Damarlarda girip dolaşır bütün benliği, vücudu, her bir hücreyi zerresine kadar sarıp, sinsice çıkar gider geride hayat ışığından yoksun bir posa bırakarak. Durmadan çağlayan nehirler gibi akan hayatlarımızda bazen es geçeriz onu, görmezden geliriz reddederiz; ama o doğru hamleyi yapabilmek için doğru zamanı kollayan satranç ustası gibi yapar hamlesini uygun an geldiğinde. Kimi zaman gardımız açık yakalanırız, ilk yumruğu yedikten sonra anlarız gerçek olduğunu, acıttığını. Kimi zamanda hep bekleriz o yumruğun gelmesini, gelebilmesini. Kendimizi hazırlamışızdır ilk silleyi yemeye. Ama olmaz. Biz gelecek her saniyeye kendimizi hazırladıkça, o da ufka doğru giden, kaçırılmış son sefer treni gibi kaçıp uzaklaşır bizden. Gardımız düştüğünde tekrardan yakamıza yapışır en beklenmedik anda savurduğu deli rüzgar. Bitip tükenmek, sönmek bilmeyen hasret ocağında yanmaya benzer bazen aşk Ona kavuşamadıkça, yanında olduğu halde uzakta kalınca anlar insan kendinin değersizliğini sevginin yetersizliğini.. Evet sevgi yetersizdir bazen. Ona dokunmak istersin canın yanar, onu düşünmek istersen ucu kor bir ok kalbini dağlar. Ona dokunamadıkça, ona ulaşamadıkça anlarsın sevginin aşıkları nasıl da parmağında oynattığını. Kader; sana, aşkına engel olacak pürüzleri vakur bir edayla bir piyon gibi sürer önüne sen onu delicesine arzuladığında. Geriye iki seçenek kalır bu saatten sonra. Ya yazacaksın duygularını kaleminden kan damlaya damlaya kokulu kağıtlara, ya da terk edeceksin buraları değersizliğin değerli olduğunu umduğun bir diyara. Söz uçar yazı kalır misali yazdıkça bulunacak belki bin yıl sonra toprak altında, ne sen, ne o kaldığında. Sen ya da o ruhunuzla bir çiçeğe ya da bir böceğe hayat vermiş olacaksınız, belki orada buluşmuş olacaksınız yıllar sonra insanlar senden kalan mısraları, satırları okuduğunda. Diyecekler ki ne büyük yazarmış böyle şeyler anlatmış. Bilmeyecekler ki asla; karşılıksız büyük aşkın, en sıradan insanı bile şair ettiğini, satırların şahlanarak dile geldiğini. Ama en umutsuz da bile bir umut vardır. Sabret, kalan günlerini say, senin varlığından haberi olacağı günü düşle. Eğer o kadar ümitsiz değilse bil ki kıyametten önce sura üflenince senin aşkın çalacak ve saracak her bir dünya varlığını...